Thursday, October 13, 2005

Meditasyon


Meditasyon günlük yaşam ötesinde bir deneyim peşine düşmez. Oysa olgunlaşmamış düşünce, sıra dışı bir bilinç deneyimlediğini düşünebilir. Aynı düşünce yaşam içinde tanınmışlık, seçkinlik gibi önemli başarılar da elde etmiş olabilir. Bu tür deneyimlerin hiçbirinde meditasyona yer yoktur. Araştıran aradığını bulduğunu düşlerken, bulgulanan şeyin kaygılardan kurtulmak uğrunda tasarlanmış olabileceğini düşünemez. Ne yapılırsa yapılsın önyargı ve inanç meditasyon alanı içinde hareket edemez. Özgür olmayan düşünce zorla meditasyon yapar. Meditasyon mutlak özgürlüğü bekler. Genel kanın tersine önce meditasyon yapılıp ardından özgürlük gelemez.

Düşünce yaşadığı toplumsal, ahlaki değerleri sorgulamaya başladığında özgürlük alanı içinde gezinmeye başladığı söylenebilir. Örgütlenmeler içinde meditasyon ruhunun canlı tutlmaya çalışılması düşünülemez. Meditasyon bağımsız bir eğlem olarak kendi ayakları üzerinde durmak zorundadır.

Gerçek; düşüncenin sayısız bölünmüşlükleri arasından çıkıp gelemez. Düşünce kurgusal yapısının tüm ayrıntıların görebildiği an, gerçeğin kapısı aralanır. Düşüncenin yapay katmanlarının reddedilişi doğal olarak aklı meditasyonla buluşturur.

Meditasyon içinde sevgi, şefkat, çoşku, sevinç, kutsanmışlıkla karşılaşılır.

Thursday, October 06, 2005

Zaman

Geçmişin sayısız düşüncesi bilincimize öylesine dikkatle aşılanırki, sorgulamak aklımızın ucundan geçmez. Öğrendiklerimizi gerçeğin kendisiymiş gibi kabulleniriz.

Zaman nedir? Zamana süreklilik kazandıran ne olabilir? Zaman diye birşey var mıdır? Bir varsayım sorgulanmak isteniyorsa, geçmiş işe karıştırılamaz. Geçmiş deneyimlere dayalı parlatılmış yaşam reçeteleri, inanç, felsefe hepsi bir kenara itilmek zorunda . Dünün dayatmaları ötesine geçebilmek, yeni şeyler görebilmek için tümü sonlanmak zorunda.

Neden sonuç ilişkisi içinde bölünmüşlük bulunmaz. Neden ve sonuç aynı harekettir. Farkına vardığımız hareketi zaman olarak tanımlarız. Etrafımızda olan biteni bu gözle görmeye çalışırız. Zaman yarınları oluşturur. Yarınlar kurgulandıkça, oluşan kargaşa kavranmaya çabalandıkça zaman denen süreklilik içinden çıkamaz düşünce.

Süreklilik içine sıkışmış düşünce sorar: "Zaman nedir?" Zaman düşünceden başka birşey midir? Değilse sorgulamanın anlamı yoktur. Dünün düşüncesi, dün, bugün, yarın oalarak tanımlar yapmaya çalışır. Veya yalnızca 'şimdi' vardır der. Ancak tarif etmeye çalıştığı şimdinin geçmişe dayalı bilgilerle kurgulandığını fark edemez. Zamanın sınırlılığı içinde sorgulanır: "Zaman nedir?" Eğer zaman denen şey yanılsamaysa, dünün anlamı nedir? Zamanın sınırları içinde bocalayan akıl yetkin bir yanıt bulmaz. Belki 'şimdi' dışında ne dün vardır ne de yarın.

Zaman var mıdır? Şüphesiz vardır! Eğer yarın kalkacak uçağa yetişmek isteniyorsa vardır. O zaman azmanın sürekliliği içinde başarıdan, hazdan, sevgiden söz edebilir miyiz? Sevgiyi geliştirebilir miyiz? Arzulara istenen yönü verebilir miyiz?

Olandan başka ne dün vardır ne de yarın. Zaman ancak düşünce duraksadığında sonlanır. 'Şimdi' bir düşünce, bir düş oyunu olamaz. 'Şimdi' gerçek haline ancak düşüncenin red edilmesiyle dönüşür. Anın hissedilişi, 'şimdi' sözcüğünden tamamen farklıdır. Düşüncenin tanımlamaya uğraştığı şimdi zamanı çağrıştırır. Düşüncenin dün, bugün, yarın kavramlarına yakalanması, özgürlük sorunu olarak çıkar karşımıza. 'Şimdi'nin önemi yalnızca özgürlük içinde algılanır. Özgürlük düşünce içinde kurgulanıyorsa 'şimdi' dünün tuzağı içinden kurtaramaz kendini.

Hareket

Hareket sürmeli. Durup geriye bakarsan veya izlemek için bilen birini aranırsan veya kendi yolunu tasarlamaya çabalarsan asla ve asla gerçek sana yaklaşmaz.

Masumiyet

Zaman masumiyetin en büyük düşmanı. Masumiyet için aklın gün içinde tutunduğu herşeyi terk etmesi gerekir. Akıl dünün ağırlığından ve yarınlardan kurtulamıyorsa özgürlükten söz edemez. Özgürlük ve zaman bütündür bölünemez.